24 Aralık 2014 Çarşamba

Türk Devletleri


                             

Günümüz Türk Devletleri


Türk Dilinin Tarihi Gelişimi


Lehçelere Göre Aylar


Lehçelere Göre Yeni Yıl Kutlaması

Türkiye Türkçesi:Yeni yılınız kutlu olsun.
Gagavuzca:Yeni yılınızı kutlerim.
Karay Türkçesi:Sizni yanhı yıl bıla kutleymın
Azerice (Kuzey):Yeni iliniz mübarek olsun.
Azerice (Güney):Teze iliniz mübarek. (Irak)Y'engi iliwiz mübarak olsun.
Türkmence:Taze ýylynyz gutly bolsun.
Özbekçe:Yangi yilingiz mubоrak bo'lsin.
Uygurca:Yengi yılıngızğa mübarek bolsun.
Kazakça:Janga jılıngız kuttı bolsın.
Karaçay-Balkarca:Cañı cılığız bla alğışlayma.
Nogayca:Yana yılınız men.
Karakalpakça:Canga cılıngız quttı bolsın.
Kırgızca:Cangı cılıngız kuttu bolsun.
Kırım:TatarcasıYañı yılınız hayırlı (mubarek) olsun.
Moldova-Romanya:TatarcasıCeni cılınız kutlu bolsun.
Başkurtça:Hezze yangı yıl menen kotlayım.
Kumukça:Yangı yılıgız kutlu bolsun.
Hakasça:Naa çılnang alğıstapçam (-alkış) şirerni.
Tuvaca::Caa çıl-bile bayır çedirip or men.
Altayca:Slerdi cangı cılla utkup turum.
Sahaca:Ehigini sanga cılınan eğerdeliibin.
Çuvaşç:aSene sul yaçepe salamlatap.
Tatarca:Yaña yılıgız kotlı bulsın.


23 Aralık 2014 Salı

Mahtumkulu


Türkmenistan ve Edebiyatı

Türklerin Oğuz grubundan olan Türkmenler, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bir Türk devleti olarak kurulmuştur.
Başkenti Aşkabat’tır.
Nüfusu altı milyona yakındır.
Çağatay ve Kıpçak Türkçesinin etkisinde kaldığından diğer Oğuz grubu ağızlarında görülmeyen özellikler bulunur.
2000 yılından itibaren Kiril alfabesinden Latin alfabesine geçmişlerdir.
 Türkmenler ancak 18. yüzyıldan sonra yazdı edebiyata geçebilmişlerdir. Onlar da yazılı edebiyattan önce destan, masal,atasözü, bilmece, türkü... alanında, konularını yerli yaşayışlardan alan zengin bir halk edebiyatı geleneği oluşturmuşlardır.
* Bu dönemde Dede Korkut, Leyla İle Mecnun, Aşık Garip ve Şahsenem, Yusuf ile Züleyha, Köroğlu... çevresinde oluşan düzyazı-nazım karışımı öyküler ve destanlar dikkati çeker.
* Sovyet egemenliğine kadarki dönemde, bu edebiyatın gelişmesinde Mahtumkulu(1733-1783)'nun rolü büyüktür. Mahtumkulu'nun etkisiyle birçok şair ve yazar yetişmiştir.
* Sovyet egemenliğinden İkinci Dünya Savaşı'na kadar devam eden edebiyatın başlangıcında yurtsever yazar ve şairlerin yeni duruma karşı çıkışları göze çarpar. Bunların çoğu, bu tutumlarının bedellerini hayatlarıyla ödemiştir.
* 1920'de Türkmenistan Gazetesi, Türkmen Dili Dergisi yayımlanmıştır. 1925'ten sonra gazete ve dergilerin sayın artmıştır.
* İkinci Dünya Savaşı yıllarında Türkmen edebiyatı, doğal olarak savaştan etkilenen bir edebiyattır. Çünkü, yazarların pek çoğu savaşa katılmıştır. Bu dönemde Ata Atacanoğlu, H. İsmayıloğlu gibi genç yazarlar yetişmiştir.
* İkinci Dünya Savaşından sonra Türkmen edebiyatı hem halk edebiyatı hem çağdaş edebiyat olarak iki kolda devam etmiştir. Bu yıllarda ve daha sonra çocuk edebiyatında da gelişmeler görülmüştür. Bu arada adları yeni duyulmaya başlanan birçok yazar vardır.
* 1956-1967 yılları arasında edebiyatın biçim ve içerik öğelerinde gelişmeler görülür.
* 1967'den sonra da yazarlar özellikle roman, öykü, tiyatro, şiir ve denemede kendilerini gösterir, edebiyatı geliştirirler.
* 1990'lı yıllarda başlayan değişimler de bu edebiyatın çok yönlü gelişmesine katkılar sağlayacaktır.

Süleyman Çolpan

HALK
Halk tenizdir, halk tolkındır, halk küçdir,
Halk isyandır, halk alevdir, halk öçdir...
Halk kozgalsa küç yokdır kim tohtatsun;
Kuvvet yok kim halk istegin yok etsün.
Halk isyanı saltanı yok kıldı,
Halk istedi, tac ve tahtlar yıkıldı...
Halk istese azad bolsun bu ölke,
Ketsün unın başıdagi kölenke,
Bir kozgalur, bir köpürer, bir kaynar,
Bir intilür, bir havlıkar, bir oynar,
Yoklıknı da, açlıknı da yok eter,
Öz yurtını her nersege tok eter...

Süleyman ÇOLPAN (1887–1938

Özbekistan ve Edebiyatı

Tanrı Dağları’ndan Aral Gölü’ne kadar uzanan bölgede bulunmaktadır. 
 Başkenti Taşkent’tir. Önemli merkezleri Buhara ve Semerkant’tır.
Karlukların, Oğuzların ve Kıpçakların birleşmesinden meydana gelen Özbekistan Batı Türkistan’ın bir parçasıdır.
Komşuları Kazakistan, Tacikistan, Afganistan ve Kırgızistan’dır.
Türk dillerinin Karluk grubunda yer alan, Eski Çağatayca’nın bir devamı olan Özbek Türkçesini kullanan Özbekler, 1993 yılında Kiril alfabesinden Latin alfabesine geçmişlerdir.  
Türkçe'nin iki büyük kolundan birine (Çağatay Lehçesi'ne) bağlı olarak gelişen bugünkü Özbek edebiyatı Çağatay edebiyatının bir devamıdır.
* Özbeklerin zengin bir halk edebiyatı geleneği vardır. Alpamış, Köroğlu... çevresinde oluşan destanlar; aşk öyküleri,masal, atasözü, mani, ninni, türkü, ağıt, alkış, kargış, bilmece, atışma, taşlama, sözlü halk tiyatrosu bu ürünlerdendir. Bunlar, 1918'den sonra bilimsel olarak derlenip yazıya geçirilmeye başlanmıştır. Doğal olarak bu ürünler bugünün edebiyatına da bir temel oluşturmuştur.
* Çağdaş Özbek edebiyatı, 1860'tan 1910'lu yıllara kadar bizdeki Tanzimat dönemini andıran bir hazırlık dönemi yaşamıştır.
* Biçimde eskiye, özde yeniye bağlılık gözlenmektedir.
* Edebiyat; toplumu aydınlatma, eğitim, toplumsal aksaklıklar... türünden sorunlara yönelmiştir.
* Bu farklılaşma ve Mehmet Emin Yurdakul, Ziya Gökalp, İsmail Gaspıralı'nın Türkistan'a yayılmaya başlayan düşünceleri, Özbekistan'da da bir yenilik akımı (Cedidcilik) ve millî edebiyat anlayışı uyandırmaya başlamıştır.
* Özbek edebiyatında yenilikçi (Cedidci) dönemi (1903), bu ulusal uyanışla başlamış ve 1930'lara kadar süregitmiştir. Hamza Hakimzade Niyazi, Abdurrauf Fıtrat gibi yazarlar çağdaş edebiyatın öncülüğünü yapmışlardır. Bu dönemde Terakki, Hurşit, Şöhret, Turan, Sada-yı Türkistan, Hürriyet, Ayine gibi gazete ve dergiler yayımlanmış; modern şiir, öykü, oyun... türünde eserler yazılmaya başlamıştır. Ancak, 1925'ten sonra Sovyetler Birliği'nin sanat anlayışı edebiyatta da etkisini duyurmaya başlamıştır.
* 1991'de Özbekistan'ın bağımsızlığım kazanmasıyla ülkede "Ulusal İçerikli" bir edebiyat gelişmeye başlamıştır Bu edebiyatın başlıca temsilcileri şunlardır: Hamit Alimcan, Erkin Vahidoğlu, Abdullah Arifoğlu, Cemal Kemal, Rauf Parfi, Gûlçehre Nurıllayeva, Amar Matcan, Dedehan Hasan, Muhammed Salih, Hasiyet Baba Muradoğlu, Azim Süyün, Umsan Azimoğlu, Şevket Rahman, Erkin Azam, Hurşit Davran, Tahir Kahhar, Sait Ahmet, Naim Karimov, Nazar Eşankul, Seyyar...

Manas Destanı


Cengiz Aytmatov



Kırgızistan ve Edebiyatı

    Özbekistan’ın doğusunda, Kazakistan’ın güneyinde yer alır. Başkenti Bişkek’tir.
 Nüfusu 4.4. milyon olan ülkenin büyük çoğunluğunu Kırgız Türkleri oluşturur.
 Yönetim şekli Cumhuriyet’tir.
Komşuları Kazakistan, Tacikistan ve Çin Halk Cumhuriyeti vardır.
Kırgızların kendilerine özgü köklü bir kültürleri vardır. Manas Destanı en ünlü eserleridir.
Çağdaş Kırgız edebiyatı, Çağatay edebiyatının bir devamı sayılır.
* Bu edebiyat; sözlü halk edebiyata olarak yaşayagelmiştir. Mit, efsane, destan, masal,bilmece, atasözü türleriyle zengin ve güçlü bir biçimde yaşayan sözlü edebiyat Er Töştük, Manas gibi birçok destan meydana getirmiştir.
* 20. yüzyılın ilk yarısında yetişen şairlerse; çağdaş edebiyatın temelini oluşturmaya başlar. Ancak, bu edebiyatın esas kurucuları; Kasım Tınıstanulı, Sıdık Karaçayev'dir.
* 1920'li yıllar, çağdaş Kırgız edebiyatının ilk dönemini oluşturur. Ekim devrimi sonrasındaedebiyat "toplumcu gerçekçilik" anlayışının etkisine girer. Bu yıllar edebiyatın gerek öz gerekse biçim bakımından yenilikler denediği bir dönemdir.
* Taşkent ve Almatı gibi kentlerde öğrenim gören genç yazarlar Kazakça ve Tatarca dergilerde göründükten sonra kendi ülkelerinde çıkan yayın organlarında da yazmaya başladılar.
* 1924'ten sonra çoğalan bu süreli yayınlar, edebiyatın canlanıp gelişmesinde büyük rol oynar, Erkin Too adlı Kır gız gazetesi bu yıl içinde yayımlanır.
* 1930'lu yıllarda ekonomik ve kültürel alanda görülen gelişmeler edebiyatı da etkilemiş; yazarlar, kurulan birçok dernek içinde yer almıştır.
* Şiirde serbest ölçüye de bu yıllarda geçilmiş; eski ve yeni biçimli şiirler lirik, epik, didaktik, pastoral türlerde kendini göstermiştir.
* Düzyazının gelişmesine Tokombayev öncülük etmiştir. Bu dönemin eserlerinde Kırgızlar'in kendi yaşantılarına yer verilmesi dikkat çekicidir.
* İkinci Dünya Savaşı, tema ve konularda bir değişiklik yapmıştır. Savaş konusu edebî türlerden gazeteye ve dergilere kadar yayılmıştır. Yurt sevgisi, vatanın savunulması, yiğitlik... vb. temalar çokça işlenmiştir. Bu dönemde Osmanov dikkat çekicidir.
* 1945-1955 yıllan, Savaş Sonrası Kırgız Edebiyatı olarak adlandırılır. 1950 ortalarında Cengiz Aytmatov'un öykü ve romanları gün ışığına çıkar. Edebiyatta sınıfsal bakış açısı bu dönemde görülür.
* 1991'de Kırgızistan'ın bağımsızlığının kazanılmasıyla, edebiyat filizlenmeye başlamıştır.
 

Magcan Cumabayev

Magcan Cumabayev
Alısta avır azap çekken bavrım,
Kuvargan beyçeşektey kepken bavrım,
Kamagan kalın cavdın artasında,
Köp kılıp közdin casın tökken bavrım

“Uzakta çok azap çeken kardeşim,
Solmuş lâle gibi olmuş kardeşim,
Kalabalık düşman kuşatması altında
Göl gibi gözyaşı döken kardeşim!”

(Magcan Cumabayev, Türkler, cilt:19.)


Kazakistan ve Edebiyatı

 Kazakistan, batıda Hazar Gölünden, doğuda Çin sınırına kadar uzanan çok geniş bir alanı kaplar.
Nüfusu on yedi milyona yakındır.
 Başkenti Astana’dır.
Komşuları Rusya, Türkmenistan, Özbekistan,Kırgızistan’dır.
 Nüfusun %47’si Kazak Türklerinden oluşmaktadır.
Etrafı dağlarla kaplı düz bir ülke olan Kazakistan Yakutistan’dan sonra en geniş bölge durumundadır.
 Kazak Hanlığı 15. yüzyılın ikinci yansından sonra kurulmuştur. Kazaklar, bu dönemde Altınordu ve Timur Devletleri'nin dağılışı sırasında bu adla anılarak toparlanmış bir Türk boyudur.
* Kazak Türkçesi ve Kazak edebiyatı da bu oluşumlar sırasında biçimlenmeye başlamıştır. Bu oluşum öncesindeki edebiyat "Ortak Edebiyat Dönemi" içinde sayıldığından Kazak Türkleri edebiyatım 15. yüzyıldan başlatmak gerekir.
I. Sözlü Halk Edebiyatı Dönemi:
* Kazak edebiyatı, hanlığın kuruluş yıllarından 19. yüzyıl sonlarına kadar daha çok sözlü halk edebiyatı olarak gelişmiştir. Bu sözlü edebiyatın hayli zengin ve gelişmiş olduğu kabul edeilmektedir. Bu edebiyat içinde destan, menkıbe, masal, tekerleme, atasözü, bilmece,özdeyiş, tören ve şenlik şiirleri, ninni, atışma... türleri görülmektedir.
* Kazaklarda, yaşantılarının doğasına uygun olarak destan edebiyatı çok gelişmiştir. Kahramanlık ve aşk destanları çoktur. Hoca Nasır, Adlar Köse gibi kişiler çevresinde gelişen bir fıkra edebiyatı da göze çarpmaktadır.
II. Yazılı Edebiyat Dönemi:
* Kıpçak Lehçesi'ne bağlı olan Kazak Türkçesi, 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra yazı dili haline gelmiş, böylece yazdı edebiyat dönemi başlamıştır. Ancak, yazılı edebiyatın esas kurucusu; Alban Kunanbayulı sayılmaktadır.
* 20. yüzyıl başlarında Kazak edebiyatında büyük bir ilerleme görülür. Özgürlük dönemi (1905-1920) olan bu dönem, aynı zamanda ulusal uyanış dönemi ve roman, öykü, tiyatro, makale gibi modern türlerin gelişmeye başladığı yıllardır.
* İlk edebî gazete ve dergiler bu yıllar içinde yayımlanmaya balamıştır. Ahmet Baytursunuh, Mircekıp Duvlatulı. Magcan Cumabayulı, Ömer Karaşulı, Mustafa Uruzalı yazılı donem edebiyatının önemli isimleridir.
* Sovyet dönemi (1920-1991) 'de Rusça'dan çevirilerin arttığı, pek çok şair ve yazarın yetiştiği dönemdir.
* 1991'de bağımsız Kazakistan Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla bu edebiyat özgürlükçü yeni yönelimler kazanmaya başlamıştır.



Azerin -Çırpınırdın Karadeniz


Azerbaycan Edebiyatı



Azerbaycan Kiril Harfleri


19 Aralık 2014 Cuma

Şehriyar

  • Muhammed Hüseyin Şehriyar

 Seyid Muhammed Hüseyin Behçet-Tebrizi , şiirlerinde kullandığı Şehriyar mahlası ile tanınan İran Azerisi şairdir. Şehriyar, şiirlerini hem Azerice hem de Farsça olarak yazmıştır.
 İran Türklerinden olan Şehriyar, 1906'da Tebriz'de doğdu. Babası Mirismail Ağa Hoşgenabî, bir avukattı. İlk öğrenimini doğduğu şehirde tamamlayan şair, Medrese-i Talibiye'de aldığı Arapça ve Arap edebiyatı eğitiminin yanı sıra, Fransızca öğrendi. 1921 yılında Tahran'a gelerek Dar-ül Fünun okulunda tıp eğitimi almaya başlar. 1924 yılında aşkının peşinden Horasan'a gider. 1935 yılında Tahran'a geri dönerek İran Ziraat Bankasında çalışmaya başlar.
 Şehriyar 1929 yılında önsözünü dönemin bilinen şairlerinden olan Bahtiyar, Nafisi ve Muhammed Tagi Bahar'ın yazdığı ilk şiir kitabını neşreder. Şiirlerinde şair HafızSadiFuzûlî, M.P. Vaqif, M.E. Sabir ve s.-den etkilenmeler mevcut olan şair, ana dilinde kaleme aldığı Heyder Babaya Salam şiiri ile Türkiye'de ve Sovyetler Birliği'ndeki Türk Cumhuriyetlerinde de büyük bir üne kavuştu.
 1951 yılında Haydar Babaya Selam şiir kitabını yayımladı. (Haydar Baba, köyünün üstünde kurulu olduğu dağın adıdır.)
 Şehriyar İran'da 1979 yılında yapılan İslam devrimini destekledi.
 Tahran'da Mehr hastanesinde akciğer iltihabı ve kalp yetersizliğinden 18 Eylül 1988 yılında vefat eden şairin ölüm günü, O'nun anısına, İran'da Milli Şiir Günü olarak kutlanmaktadır.
Türkün dili tək, sevgili istəkli dil olmaz.
Özgə dile qatsan, bu əsil dil əsil olmaz
Eserleri:

  • Haydar Baba'ya Salam, Tebriz, 1951;
  • Yad-i ez Heyder Baba, Tahran 1964;
  • Seçilmiş Eserleri, Bakı, 1966;
  • Divan-ı Türkî Tebriz, 1992;
  • Yalan Dünya, Bakı, 1993;
  • Tüm Eserleri (4 cilt), Tahran,1971

Heyder Babaya Selam şiiri 76 dile çevrilmiş, Azerbaycan'da ve Türkiye'de bu şiire nazireler yazılmıştır. 
Getme Tersa Balası
Getme tersa balası, men de sene saye gelim, 
Yapışım damenive men de kelisaya gelim.

İzin ver toy gecesi men de sene daye gelim, 
El gatanda sene meşşate, temaşaye gelim.

Mene de bakdın o şehla göz ile, men gara gün, 
Cür’etim olmadı bir temennaye gelim.

Men cehennemde de baş yastığa goysam senile, 
Heç ayılmam ki, durup cenneti-mevaye gelim.

Nene garnında da senle ekiz olsaydım eger, 
İstemezdim doğulup bir de bu dünyaya gelim.

Sen yatıb cenneti rö’yada görende geceler, 
Men de cennetde guş ollam ki, o rö’yaye gelim.

Gıtlıg iller yağışı tek guruyup göz yaşımız 
Kuyi-eşginde gerek bir de müsellaye gelim.

Sen de sehraya marallar kimi bir cık nolur ki, 
Men de seyre cıkanlar kimi sehraya gelim.

Allahından sen eger gorkmıyıp olsan tersa, 
Gorkuram men de dönüp dini-Mesihaye gelim.

Seyk Sen’an kimi donguz otarıp illerce, 
Seni bir görmek üçün mebedi-tersaye gelim.

Yok senem ! Anlamadın anlamadın haşa men 
Bırakıp mescidimi senle kelisaye gelim.

Gel cıkag Turi-tecellaye sen ol cilveyi-Tur, 
Men de Musa kimi o Turi-Tecellaye gelim.

Şiirdir Şehriyarın şii’ri elinde şimşir, 
Kim deyer men bele bir şiir ile de’vaye gelim.
.

Azerbaycan ve Edebiyatı

  • Batı Türkçesi adı verilen Oğuzca'nın bir kolu Anadolu (Türkiye) Türkçesi, diğer kolu Azeri Türkçesi'dir.
  • 16. yüzyıla kadar bu iki kol ortak geçmişi olan edebiyattır. Ancak, çeşitli tarihî nedenlerle bu iki edebiyat birbirinden ayrıldı. Yine de bu iki kol arasında ortak birçok yönün bulunması, giderek ortaya çıkmış ayrılıklara rağmen bilinen bir gerçektir.
  • 12. ve 13. yüzyıllarda Azerbaycan edebiyatında Farsça yazan önemli kişilikler yetişmiştir.
  • 14. yüzyıldan sonra bölgeye yönelen Türk akınları, Farsça'nın etkisini kırmıştır.
  • 15. yüzyılda gerek saz şiirinin, gerek klasik şiirin güçlü temsilcileri yetişmiştir. (Kadı Burhaneddin, Nesimî gibi.)
  •  Hem Osmanlı hem Azeri edebiyatı içinde sayılan Fuzûli, 16. yüzyılda dünya çapında büyük lirik şairdir. Bu dönemde önemli âşıklar ve tasavvuf şairleri de yetişmiştir.
  • 18. yüzyılda Osmanlı Edebiyatındakine benzer tarzda klasik şiirle halk şiirinde birbirine yaklaşma, dilde sadeleşme görülür.
  • 19. yüzyılda Kuzey Azerbaycan Rus işgaline girmiş, güney kısım İran egemenliğine sokulmuştur. Bu yüzyılda özgürlük, ulus, vatan, ulusallık kavramlarım öğrenen aydınlar, ülkeye bu düşünceleri sokmaya, edebiyatta yenilikler getirmeye çalışmışlardır. Bizdeki Tanzimat dönemini hatırlatmaktadır. Çağdaşlaşma ve ulusçuluk dönemidir.
  • 1875'te Azeri Türkçesi'yle ilk gazete (Ekinci) çıkarılmıştır. Mirze Feteli (Fethali) Ahundov, Hasanbey Zerdabi, Mirze Kâzım Bey gibi toplumsal konulan işleyen edebiyatçılar yetişmiştir. 20. yüzyıl başlarında Rusya'da başlayan değişimler Azerbaycan'da ulusal benliğe dönüş eğilimini güçlendirmiştir. Türkçülük, İslamcılık, Batıcılık akımları gündeme gelmiş; özellikle Türkçülük hareketi çevresinde dergiler, gazeteler yayımlanmıştır. Tiyatro dalı da gelişmiştir.
  • Günümüz Azerbaycan edebiyatında Üzeyir Hacıbeyli, Samed Vurgun, Bahtiyar Vahapzade, Nebi Hazri, Ahmet İsmail, Mehmet Ardan, Şehriyar, Sehend, Ali Tebrizi gibi önemli sanatçılar vardır.